Piyasalarda sürmekte olan coşkunun süreceğini düşünenlere muhalif fikirler besleyen biri olduğumu yazının başında belirteyim. Bana göre küresel ekonomi resesyon tehdidi altındayken finansal varlıkların fiyatlarının rekor düzeylerde yüksek olabilmesinin neden gelişmiş ülke rezerv bankalarının başarısızlığı kaçınılmaz olan Keynesyen politikaları.
Dünya ekonomisinin ve finansal piyasalarının merkezlerini taşıyan yarımküreye bahar mevsimi yaklaşırken aynı şeyi göstergeler için maalesef söyleyemiyorum (Aşağıdaki grafikte yeşil çizgi S&P 500 endeksini, mavi çizgi ise hisse başına karları gösteriyor).
Buna işaret olarak ise S&P500 ve EuroStoxx endeksleri arasındaki ayrışmayı gösterebiliriz. Küresel ekonomiye ışık tutan bu endeks 2011’deki benzer bir ayrışma trendine girmiş bulunuyor. 2011’in ise Avrupa piyasaları için nasıl bir yıl olduğunu hatırlatmama gerek yok, blogu karıştırırsanız o tarihteki yazılara ulaşabilirsiniz. Kısa bir hatırlatma notu olarak, ABD piyasalarının yatay bir eğilim sergilediğini, buna karşılık Avrupa’da ise diplerin test edildiğini söyleyebilirim.
Piyasalar Mario Draghi ve Ben Bernanke ikilisinden birisini ya da her ikisini birden yardıma çağırıyor, burası açık.
Aynı dönemde iç piyasada ise fonlar hisse senetleri piyasasında borçlanma araçlarının alınıp satıldığı tahvil ve bono piyasasına hareket etmişti. Bu hareketin tekrarını orta vadede yaşamamız mümkün.